15 Mart 2012 Perşembe

diş işleri..

Dün öğleden sonra ağzımın içinde inşaat çalışması yapıldı. Temeli attık bekliyoruz :)) Hayırlısı bakalım..
"ne diyo bu eflatun" diye soranlara bizim memleket usulü soruyorum "gız anam ben ne dediğimi biliyrim mi:))))))




Epeyce bir zamandır olması gereken yerde olmayan dişlerim sebebiyle yemek sırasında sorunlar yaşıyordum. Nihayet bi cesaret soluğu diş hekiminin muayenehanesinde aldım. Koltuğa uzanıp ağzımı ayıraraktan doktorun muayenesinin bitmesini beklemeye başladım. Muayene sonucunda tam da tahmin ettiğim tedaviyi önerdi doktor. İMPLANT !

Yani halk deyimiyle çivili diş. Başka bir alternatifin de yarım damak protez diş olduğundan bahseden hekimi duymadım bile..Duymak istemedim daha doğrusu. Bu yaşta üstelik çok daha başarılı bir metod varken takma diş fikri beni müthiş gerdi..Allah protez diş kullanmak zorunda kalanların yardımcısı olsun, çok zor.



İşte bu yüzden ama sırf bu yüzden  "tamam" dedim "implanta varım". Gerekli incelemeler ve görüşmeler yapıldıktan sonra bir hafta sonrasına randevu verdi doktor. Aynı zamanda implant tedavisi sırasında ve sonrasında yaşayacaklarım ile alakalı bilgiler de verdi. Doktorun verdiği bilgilerden aklımda kalan sadece ameliyat sonrasında yüzümün şişeceği ve bir kaç gün çekeceğim ağrı oldu. Bu bir hafta boyunca operasyonla alakalı beynimin ürettiği senaryoları şuraya yazacak olsam burdan köye yol olur :))) Bir de çektiğim psikolojik diş ağrıları cabası..

Bir yandan acaip garaip senaryolar üreten beynimi duymamaya çalışırken, bir yandan da ameliyat sonrası hazırlıklarıma başladım.. Evi döktüm ortaya dip köşe temizlik yaptım. Toparlayıp bal dök yala kıvamına getirdim ki, birkaç gün dinlenebileyim. Bugün geldiğim noktada gördüğümse; isabetli bir davranış olduğu. Ne diyeyim zeki hatunum vesselam :))


Ameliyat anı geldiğinde, ağzımda bildiğiniz inşaat çalışmalarının tamamı yapıldı. Kes, yont, del, çak, ittir, kaktır.. Ha bir de dikiş tabii. Bu kadar hırpalanma sırasında hiçbir şey hissetmemek ne güzel! Eşimin babannesinin bir diş çekimi sonrasında vefat ettiğini düşünecek olursak gelişen tıbbın  gözünü seveyim. Şükretmemiz gereken ne çok şey var!


Bütün bu uygulamaların sonucunda üst damağa sağlı sollu 4 adet implant yerleştirildi.. Bugün yanaklarımda pinpon topu saklıyormuşum hissi veren bir görüntüye sahibim. Ama ağrım yok çok şükür. Yani diş çekiminden sonra daha fazla ağrı çektiğimi söylesem abartmış olmam.

Dünden beri "yan gel yat osman" modundayım. Doktorum "dinlen" dediği için yatıyorum yanlış anlaşılmasın :)) Ama laf aramızda vakit geçmek bilmiyo yahu! Yat yat nereye kadar. Neyse ki zeki bir kadın olarak :)) bugünlerimi çok arayacağımı biliyorum. İyisi mi sefasını süreyim diy mi:)))

5 Mart 2012 Pazartesi

müdür, müdür müdür?

Bugün günler öncesinden duyurulan okul toplantısı için okuldaydım. Normalin aksine bu kez sınıfta değil gösteri salonunda toplandık.
"Bu salonda daha önce de toplanmışlığımız oldu ama genelde müdür değiştiği zaman toplanılır bu odada şimdi nooldu ki gene burdayız acep" diyen iç sesime sabırlı olmasını fısıldadım.
Çok değil 2 dk. sonra daha önce okulda ve civarında hiç görmediğim bir beyfendi salona gülümseyerek ve gaaayett saygılı bir biçimde giriş yaptı. Hepimizi selamladı ve konuşmasına başladı.
Meğersem iç sesim yanılmamış okulumuzun yeni atanan müdürüymüş kendileri. Yani geçen seneden beri değişen 4. müdürümüz oluyor. Arkadaş ne müdürsavar olduk biz okulcak annamadım ki! Gelen kaçıyor. Oysa ki 3 müdür öncesi müdürümüz kulakları çınlasın 15 yılını (fazlası var eksiği yok) bu okulda devirmişti.

Neyse ki bu arkadaş bize, gitmek için gelmediğini, bizi bırakmayacağına dair söz verdi :)) Kendisine şükran dolu bakışlar ataraktan ikna olmuş göründük.

Genç, idealist, saygılı, heyecanlı bir arkadaşa benziyor. Yapmak istediklerini ve bizden taleplerini nazikçe ama büyük bir kararlılıkla iletti. İletirken de kelimelerini seçerek dikkatlice sarfetti. Bi ara heyecandan ve kendini yanlış yapmiimm diye kasmasından mütevellit gıcık tuttu :)) Ama gene de kibarlığı elden bırakmadı.
Şimdi sizlere toplantıda ne konuşulduğunu uzuunn uzun yazmak isterdim eminim siz de merak ediyorsunuz ama üzgünüm yazmıycam :)))

Sadede gelecek olursak, bu yazıyı yazmama sebep, pek heyecanlı pek saygılı yeni müdürümüzün yaklaşık 20 dakikalık kibarlık çerçevesinin dışına çıkmamaya özen göstererek yaptığı konuşmasını bitirme cümlesi oldu.

İşte bendenizin "Yurdum müdürü işte yaa! Böylesi bir gerçek en iyi bu cümleyle anlatılırdı zaten:)) Bak sen onca konuştun ama benim aklımda kalan sadece bu cümlen oldu. O yüzden bırak kendini sıkmayı rahatla!" diye yorumlamama neden olan cümle;

"Eğer siz, mesela bedensel zekası yüksek olup matematik zekası düşük olan bi çocuğu, matematik gerektiren bi mesleğe yönlendirirseniz, kusura bakmayın ama bi yerde TIRTLAR" :))))